Uzun yıllar boyunca İtalya ve özellikle Venedik varlıklı Kuzey Avrupalılar tarafından imrenilen ve ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geldi. Bilhassa bir İngiliz geleneği haline gelen zengin gençlerin eğitimlerini İtalya'da tamamlaması Venedik ve İtalya temasına verilen değeri arttırdı. Venedikli bir ressam olan Antonio Canal "Canaletto"* eserlerinde hakim olduğu çevre olan Venedik'i tüm ayrıntıları ve göz kamaştırıcılığı ile yansıttığı için Kuzey Avrupa'da - özellikle de İngiltere'de yıllar boyu son derece popüler olmuştu.
Canaletto Venedik'i bir kartpostal gibi gösteren muhteşem manzaralarında yaşadığı şehrin farklı açılarını resmetmeyi tercih ediyordu. Fotoğrafik ayrıntıya sahip eserlerinde Venedik olanca görkemi ile gösterilmekteydi. Oysa Venedik Cumhuriyeti Canaletto zamanında geçmişin güçlü ve ihtişamlı günlerini çoktan geride bırakmış, bir şehir-devleti olarak gücünü de iyice yitirmişti. Buna rağmen Canaletto'nun eserlerine bakıldığında Venedik son derece görkemli, etkileyici ve kudret sahibi bir şehir imajı verir.
Eser, 1726 yılında Fransa'nın Venedik elçisi olarka atadığı Jacques-Vincent Languet'in Venedik'e ulaşıp resmi törenle karşılandığı anı göstermektedir. Elçi birçok süslü gondolla San Marco Kanalından gelerek Venedik Dukaları Sarayı'na "Palazzo Ducale" giriş yapmıştır. Meydandaki kalabalığın tam ortasında koyu renk giysileri ile görünen elçi, ardında bir senatörler kalabalığı tarafından takip edilirken, hemen önünde de koyu renk üniformalı askerler sırasını izlemektedir.
Resmin sağındaki büyük görkemli Gotik tarzdaki yapı Venedik Dukaları Sarayı'dır "Palazzo Ducale". Sarayın tepesinde tam ortada adaleti temsil eden bir heykel ve onun altında da Venedik'in simgesi olan kanatlı aslan figürü yer alır. Dönemin yönetim ve adalet binası olması bu simgeleri anlamlı kılar.
Sarayın önündeki meydanın hemen ilerisinde iki adet yüksek kolon görülür. Bunlardan biri tepesinde Venedik'in koruyucu azizi olan İncil yazarı Aziz Markus'un simgesi olan kanatlı aslanı barındırırken diğeri ise kutsal emanetleri şehirde saklanan Aziz Theodore'un heykelini taşımaktadır. Kolonların hemen ardında görünen geniş ve uzun pencereli yapı ise Venedik Kütüphanesi'dir.
Resmin soluna doğru daha geri planda görünen iki yapıdan en soldaki bina Gümrük Binası "Dogana" iken hemen sağındaki ise Barok tarzdaki Santa Maria della Salute Kilisesi'dir.
Canaletto ışığı ve gölgeleri kullanmadaki ustalığı sayesinde parlak bir ışıktonundan başlayarak gittikçe kapanan gökyüzünün soluk rengini ayrıntıları ile verir. Bir yandan ışığın binaların cephelerinde ve resimdeki figürler üzerindeki boyut yaratıcı etkisini tüm mahareti ile kullanır. Hikayesel ayrıntıları göstermekten büyük keyif alan ressamın eserin dört bir yanına serpiştirdiği minik figürler ve hikayeler ayrıntılara inen seyirciyi cezbeder. Gondolun üzerinde havlayan köpek, sağdaki köprüden bacaklarını sarkıtan adam, sarayın balkon korkuluklarında yürümeye çalışan adam, sağdaki kanalın girişine doğru ilerleyen yaşlı kadın ve elinden tutan çocuk bu ilginç figürlerin sadece çok az bir kısmını teşkil eder. Canaletto'nun eserleri ayrıntılı incelendikçe seyirciyi içine çekmeye devam ederken geniş açıdan bakıldığında da bütünlüğünü koruyan ve derin boyutları ve çarpıcı perspektifi ile takdire şayan bir görüntü sergiler.
Not.
* Canaletto: İtalyanca küçük kanal anlamına gelir.
Konum: Ermitaj Müzesi "Hermitage Museum", Sankt Peterburg
Tarih: 1735
Dönem: 18. Yüzyıl
Akım: Akademizm "Academic Art"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder