Hristiyan dünyasında ikonik bir figür olan Aziz George'un Ejderha ile mücadelesini anlatan hikaye Avrupa'ya aslında Ortadoğu üzerinde gelmiştir. Romalı bir asker olan George bugünkü Türkiye toprakları üzerinde Roma İmparatorluğu'nun olduğu bölgede yaşamıştır. Sonradan sürüklenerek işkence edilip öldürülmesi üzerine Aziz ünvanını almıştır. Aziz George ve Ejderha hikayesi aslında George'un zamanında bulunduğu Kapadokya bölgesinin Hristiyanlaşmasının hikayesidir.
Efsaneye göre kırsal bölgedeki bir şehirde tehditkar bir ejderha mevcuttur. Şehrin insanları ejderhaya her gün koyunlar kurban ederek kendilerini ondan korumaktadırlar. Fakat koyunları tükenince sıra kura ile şehirdeki insanları ejderhaya kurban etmeye gelir. Kralın kızına sıra geldiğinde kral itiraz etse de halkın baskısı ile prenses kurban edilmek üzere ejderhaya sunulur. O sırada çevreden geçen George ejderha ile mücadele eder, prensesi kurtarır ve ejderhayı yakalayarak şehre getirir. Halka Hristiyanlığı kabul etmeleri durumunda ejderhayı öldüreceğini ve onları kurtaracağını söyler. Bunun üzerine bölge halkı Hristiyanlığı kabul eder.
Bu alegorik hikayede ejderha Şeytan'ı ve dinsizliği temsil eder; bu şekilde George ejderhayı öldürerek Şeytan'ı yenmiştir. Prenses ise Hristiyanlığı kabul eden bölgede insanlarını sembolize eder: "kurtarılmış"tır.
Eserde George'un ejderhayı yakalama sahnesi görülmektedir. Ejderha'nın daha önceki kurbanı deniz kıyısında ölü olarak yatmakta (ki bu poz, çarmıhtaki İsa figürünü çağrıştırır). Ejderhanın elinden kurtulan prenses ise korku ile kaçmaktadır. Resmin geri planında sözü geçen şehri temsil eden şehir duvarları görünürken gökyüzünde ise ilahi ışıklar saçan Tanrı, George'un bu eylemini onayladığını göstermektedir.
Tintoretto'nun döneminde tam anlamıyla anlaşılmayan ve kabul görmeyen sıradışı tarzı bugün sanat eleştirmenleri tarafından övgüyle benimsenmektedir. Tintoretto bu eserde de kendi tarzını en güzel şekliyle ortaya koymuştur. Örneğin, klasik bir kompozisyon oluşturmak yerine olayın ana figürü olan George ve ejderha ikilisini resmin orta uzaklığına yerleştirmiş, üstelik bir de George'u arkası dönük biçimde betimlemiştir. Bunun yanısıra ikincil figür olarak bir köşede durması beklenen prenses telaş içinde seyirciye doğru koşan ön plan figürüdür. Bu tarz bir kompozisyon seyirciye olayın içindeki gerilimin zirveye vardığı anı etkili biçimde yansıtmaktadır.
Tintoretto'nun gizemli tonlar yaratan ışığı ve zengin renklendirmesi resimdeki heyecan duygusuna katkıda bulunur. Işığın tuhaf şekilde dağılması ve renk tonlarındaki kırıklıklarla sağlanan resmin sanki "bitmemiş" gibi görünmesi mevcut gerilimin artmasını sağlar. Tintoretto yumuşak hatlarda resimler tasarlamanın seyircinin olaydan alacağı heyecanı engelleyeceğine inandığı için yeni ışık, renk ve tonlama kullanımları ile resimlerinde dramatik sahneler yaratmaya çalışmıştır. Fakat, yaşadığı dönemde yarattığı bu yeni tarz pek de kabul görmemiş, hatta birçok sanat eleştirmeni tarafından eserleri "taslak" olarak değerlendirilmiş, yarım bırakılmış özensiz eserler olarak görülmüştür. Oysa Tintoretto'nun bu cesur yeniliği onu dönemindeki diğer ressamlardan çok farklı kılmıştır.
Konum: Ulusal Galeri "National Gallery", Londra
Tarih: 1558
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Venedik Rönesansı "Venetian Renaissance"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder