İsa'nın çarmıha gerilişinden sonra çarmıhtan indirilmesi ve mezara yerleştirilmesi birçok ressam tarafından işlenmiş popüler konulardandır. Normal şartlar altında çarmıha gerilmiş adi suçluların çarmıhtan indirilip mezara konulması yasaktı. İsa'nın çarmıhta kalıp sonrasında onursuz biçimde gömülmesini istemeyen Aramatyalı Yusuf "Joseph of Aramathea", Yahudiye valisinden İsa'yı çarmıhtan indirip gömebilmek için izin alır. Sevdikleri tarafından çarmıhtan indirilen İsa'nın cansız bedeninin taş mezara konuluşu Caravaggio'nun bu eserinde betimlenmektedir.
Sağ üstten sol alta doğru sıralanan figürler resimde çapraz bir kompozisyon oluştururlar. En arkada kollarını açmış histeri içinde haykıran kadın Cleophas'ın Meryemi'dir "Mary of Cleophas". Meryem'in eşi Yusuf'un erkek kardeşi Cleophas ile evli olan Mary, çarmıhtan indiriliş sırasında ortamda bulunan kadınlardan biridir. Mary Cleophas'ın elleri ile yukarıdan başlayan kompozisyon seyirciyi bir sonraki aşamada diğer iki kadın figüre yöneltir: Meryem ve Magdalalı Meryem "Mary of Magdalena". Acı içinde başı öne eğik olarak ağlayan genç bir kadın formunda resmedilmiş Magdalalı Meryem, İsa'nın hayatında önemli yer kaplayan merkezi bir figürdür (bknz. Son Akşam Yemeği "The Last Supper" - Leonardo da Vinci). Hemen solunda görünen İsa'nın annesi Meryem, alışıldık betimlemeden çok daha farklı gösterilmiştir. Hristiyan inanışına göre bakire olduğu ve dolayısıyla ilk günah'ı (bknz. İlk Günah ve Cennetten Kovuluş "The Fall of Man and Expulsion from Heaven" - Michelangelo) hiç işlemediği için, Meryem hep genç ve saf kalmıştır. Bu yüzden Meryem trajik konulu eserlerde bile taze ve berrak bir güzelliğe sahip halde betimlenir. Fakat eserlerinde sıradan insanları, fakirleri, sokakta yaşayanları, alt sınıftan insanları model alan Caravaggio (bknz. Aziz Thomas'ın Şüpheciliği "The Incredulity of Saint Thomas" - Caravaggio), Meryem'i de yaşlı alelade bir kadın görüntüsünde resmetmiştir. Meryem genelde resmedildiği çift renkli (kırmızı-koyu mavi) harmanisi yerine bu eserde Caravaggio dönemi rahibe kıyafetleri içinde yansıtılmıştır. Heyecan ve telaş içinde ellerini yana açmış sanki İsa'yı son bir kez daha kucaklamak ister gibidir.
Meryemler'in aşağıya dönük bakışları ile birlikte seyirci bir alt kademeye bakışlarını yöneltir. Bu kademede İsa'nın bedenini tutup mezara indirmekte olan Evanjelist Yahya "Saint John the Evangelist" ve Aziz Nicodemus "St. Nicodemus" görünmektedir. İsa'nın sırtından tutan Yahya'nın bir parmağının İsa'nın gövdesindeki mızrak yarasına "stigmata" girdiğini görürüz ( bknz. Aziz Thomas'ın Şüpheciliği "The Incredulity of Saint Thomas" - Caravaggio). Bu seyircide tuhaf bir iğrenme duygusu uyandırsa da amacı aslında İsa'nın bundan etkilenmediğini ve tamamen cansız olduğunu göstermektir.
İsa, tüm figürlerin en alt kademesinde yerini alır, mezara indirilmekte olan bedeninden sarkan sağ kolu aşağı istikamette gideceği yönü, yani mezarını göstermektedir. Aynı zamanda bu 'bir kolu sarkan ölü' duruşu klasik Yunan-Roma heykellerinde de ölü savaşçıları betimlemek için kullanılmış klasik duruşlardandır. İsa çarmıhta uzun süre asılı kalmış olmasına rağmen son derece diri ve güçlü bir vücutla resmedilmiştir. Bu tarz bir gösterim, İsa'nın zayıf, çelimsiz gösterimlerine kıyasla İtalyan eserlerinde daha yaygın olarak uygulanan biçimdir. İsa'nın bu görkemli görüntüsüne ters olacak şekilde Nicodemus yaşlı, çirkin ve kamburdur. Aslında oldukça varlıklı ve nüfuz sahibi olan Nicodemus bu eserde paçavralar içinde bir fakir adam görüntüsündedir. Aksine fakir ve zayıf, çelimsiz, çarmıhtan yeni indirilmiş bir adam olan İsa ise görkemli bir vücuda sahip görünmektedir. Bu zıtlıklar Caravaggio'nun özellikle yaratmak istediği tezattan ileri gelir. Bu şekilde maddesel ve manevi dünyalar arasındaki zıtlık da vurgulanmış olmaktadır.
Caravaggio'nun aydınlık-karanlık "chiaroscuro" tekniği üzerine kurulu eseri İsa'nın aydınlık ve parlak bedenini geri planın karanlık düzeni arasında sanki bir tiyatro sahnesinde spotla aydınlatılmış gibi gösterir. Bir yandan da seyircinin bakış düzlemini mezarın seviyesi ile eş kılarken, seyirciyi İsa'nın gireceği yere odaklar ve kendini İsa'nın yerine koyup onunla özdeşleşmesini sağlar. Barok sanatın seyirciyi de olaya dahil etme amacı bu sayede gerçekleşmiş olur.
Konum: Vatikan Müzeleri Pinacoteca Müzesi "Pinacoteca Vaticana", Vatikan
Tarih: 1602 - 1603
Dönem: Barok
Alt Grup: İtalyan Barok "Italian Baroque"
Hiç kan öğesi olmaması, dikenli tacın alnında iz bırakmamış olması ,3 gün sonra tekrar dirileceğine bir vurgu mudur acaba?
YanıtlaSilAçıkçası çoğu İtalyan klasik dönem eserinde kanlı bir çarmıha gerilme, çarmıhtan indirilme, mezara konulma görüntüsü bulmak pek olası değil. İtalyanlar özellikle oldukça idealist bir yöntemle resmetmeyi seçmişler bu konuları. Sadece Rönesans gibi ideal figürleri temel almış bir dönemde değil, Barok'ta bile hala aynı durum geçerli bu eserdeki gibi. Bir de İtalyanların genel olarak İsa'yı ölü olsa bile kanlı-canlı, kaslı, diri ve güçlü gösterme eğilimi var. Bu yüzden resimde kan veya yara izleri (stigmata dışında) görebilmek mümkün değil. Dolayısıyla Caravaggio'nun İsa'nın canlanacağına dair bir gönderme yapmaya çalıştığını pek düşünmüyorum.
YanıtlaSilDiğer ülkelerde farklı örnekler görülebilir halbuki. Örneğin Grünewald'in Isenheim Sunağı çalışması İsa'yı aksine son derece korkunç bir durumda gösterir. Bu resmi de birkaç ay içinde blog'da yayımlamayı planlıyordum zaten.
http://en.wikipedia.org/wiki/Isenheim_Altarpiece
anlatımınız çok güzel. babam internet ile alakası olmayan bir insan, bu yazıyı onun okuması için yazdıracaktım. üzüldüm bu seçeneğin olmayışına. sevgiyle kalın
YanıtlaSilHatice Hanım,
YanıtlaSilMaalesef geçmişte kopyalanıp başka yerlerde referanssız kullanılan yazılarım dolayısıyla blogda bazı özellikleri kısıtlamak zorunda kaldım.
Yine de isterseniz, Print Screen aracılığı ile bir ekran resmi alıp bastırabilirsiniz.
Selamlar